İki Zaman Arasında
- Özlem
- 3 May
- 2 dakikada okunur

Bu, iki zaman arasında bir dönem. Artık tam olarak burada değiliz – ama henüz orada da değiliz.
Evimiz daha tam boşalmadi, ama artık ev gibi gelmiyor. Köşelerde kutular birikiyor, çekmeceler boşluklarla dolu. Eşyalar yavaş yavaş gidiyor – ve onlarla birlikte, alıştığımız günlük hayatın parçaları da kayboluyor.
Sanki birisi “duraklat” tuşuna basmış gibi. Rahatsız edici değil. Sadece alışılmadık.
Aşamalı vedalar
Vedalarımız sessiz oluyor. Odalara, eşyalara, alışkanlıklara. Her sabah hazır olan kahve kupasına. Kapı kilidinin tanıdık sesine. Tekrarlanan ama güvenilir – ve bir o kadar da tahmin edilebilir – bir rutine. Pencereden görünen tanıdık manzaraya.
Bazı vedalar küçük. Bazıları kalbte ince bir sızı bırakıyor.
Ormanda yürüdüğümüz o sevdiğimiz yol. Arkadaşlarla yapılan bir mangal. Fotoğraf duvarına son bir bakış – kaldırılmadan önce.
Ve aynı anda: Sessiz bir heyecan
Orada – yüzeyin altında hafifçe titreşen bir heyecan var. Karavanın yanından geçerken.Yeni bir rota fikri ortaya çıktığında. Ve sonunda yüksek sesle söylediğimizde: “Yakında gidiyoruz.”
Yola çıkma düşüncesi kalbi hafifletiyor. Tıpkı çocukken, yaz tatilinin ilk günü öncesi gibi. Ne olacağını bilmeden – ama içten içe keşfetmeyi isteyen bir heyecanla.
İki arada bir yerde
Veda ile varış arasında garip bir askıda kalış var. Hâlâ eski hayatı yaşıyoruz ama yeni olan sık sık araya giriyor. Toplarken. Hayal kurarken. “Her şey yolunda gidecek mi?” diye sorarken.
Bu kolay bir zaman değil. Ama kıymetli bir zaman.
Çünkü insan kendine sormak zorunda kalıyor: Neler geride kalıyor, neler bizimle geliyor? Bavulumuzda, kalbimizde, aklımızda?
Beklemeyi ve güvenmeyi öğreniyoruz
Sabırlı olmak pek bizim işimiz değil. Ama şu an her gün sabrı öğreniyoruz. Ve fark ediyoruz: Beklemek de yolculuğun bir parçası.
Çünkü söyle bir durup düsününce, bazı şeyler daha net hale geliyor: Gerçekten ne önemli, neye ihtiyacımız yok ve neden bu yola çıktık.
Veda ile yola çıkış arasında bir alan var. Şüphe için. Umut için. Derinlik için.
Bu zamanı geçiştirmek istemiyoruz – bilerek ve hissederek yaşamak istiyoruz. Çünkü o da bizim hikâyemizin bir parçası. Belki de en dürüst bölümlerinden biri.





Yorumlar