Normandiya – Kıyı Yolları, Sessiz Mekanlar ve Tuz Kokusu
- Özlem
- 8 Ağu
- 2 dakikada okunur
Bazen en güzel rotalar, hiç plan yapmadığınızda ortaya çıkar — sadece “Nereye gideceğiz, bakalım” diyerek. Normandiya’da daha önce Étretat’ın kayalıklarını, Veules-les-Roses’in şirin sokaklarını, Mont-Saint-Michel’in büyüsünü görmüştük. Bu sefer plan yapmadık. Sadece rüzgarı, kıyıyı ve merakı takip ettik. İşte böylece küçük sürprizlerle dolu bir rota doğdu.
1. Cayeux-sur-Mer – Mavi Altın ve Renkli Kabinler
Cayeux-sur-Mer’in birçok yüzü var — en güzeli Brighton’daki sakin köşesinde, neredeyse gerçeküstü görünen çakıl tepeleri. Dalgalar çekildiğinde oraya ayakta durduğunuzda, ufkun adeta akıp gittiğini hissediyorsunuz.
Gelgit yükseldiğinde, dalgaların arasında birden foklar beliriyor ve size doğrudan bakıyorlar — sanki kim olduğunuza kısa bir göz atıyorlar.
Kasabanın tarihi bu çakıllarla iç içe. "Cayeux" adı, Picard lehçesindeki cailloux yani çakıl kelimesinden geliyor. Eskiden bu çakıllar “mavi altın” olarak anılırdı: ellerle toplanır, at ve eşek sırtında limana taşınır, sonra özel işlemden geçirilip İngiltere’ye gönderilir, porselen ve seramik yapımında kullanılırdı.
Bugün bile bu çakıllar kasabanın görüntüsünü belirliyor — Fransa’nın en uzun tahta iskelesi ve rengarenk plaj kabinleriyle birlikte. Bazıları sığınak, bazıları küçük sanat atölyeleri olarak kullanılıyor. Çakıl tepeleri, yabanıl yapısı, kum zambakları ve dikenli çalılarla dolu; doğa kendi dilini konuşuyor burada.
2. Mers-les-Bains – Evler Şovu Çalıyor
Mers-les-Bains’e gelen aslında denize gitmek ister, ama rengarenk evlerin önünde durup kalır. Pastel renklerde, oymalarla süslü, saçakları ve balkonlarıyla adeta bir masal kitabından fırlamış gibiler.
Plaj muhteşem, ama mimari neredeyse onu gölgede bırakıyor. Sokaklarda yürümek, 19. yüzyılda, Mers’in Parisli burjuvazinin favori tatil yeri olduğu zamanlara küçük bir yolculuk gibi.
Bizim önerimiz: Eu’dan elektrikli bisikletle gelmek — tur hem sakin hem de zorlu olabilir. Konaklamak için ise Eu’daki Camping Municipal Parc du Château harika; eski ağaçlarla dolu, şatoya bakan bakımlı bir kamp alanı.
3. Martigny – Balıkçı Cenneti ve Göl Sakinliği
Martigny, başta sakinliğiyle bizi hemen etkiledi — hem kafamızda hem de ruhumuzda bir dinginlik. Balıkçı gölü kenarında, temiz ve samimi sahipleri olan bir kamp alanı.
Burada sessizlik hüküm sürüyor. Trafik gürültüsü yok, sadece kuş sesleri ve misina sesi duyuluyor. İnsan kendini hiçbir şeye zorunlu hissetmiyor — bu yüzden kalası geliyor. Rouven için tam bir cennet: sonunda balık tutmaya vakit ayırabildi.
4. Carolles – Derinlere İşleyen Sessizlik
Bugün Carolles’e ulaştık. Normandiya kıyısında küçük bir köy; dünyadaki gürültüyü bilinçli olarak geride bırakmış gibi görünüyor. Kamp yeri, eski ağaçların arasında, kasaba kenarında, sadece birkaç adım uzaklıkta uçurumlar var.
Rüzgar tuz ve martı çığlıkları taşıyor, bir yerlerde bahçe kapısı hafifçe gıcırdıyor. Denizi görmekten önce kokusunu alıyorsunuz. Kıyı patikasında biraz yürüdük — fundalıklar, kayalar, sonsuz ufuk. Yasuo kendi dünyasında yeni bir şeyler keşfediyormuş gibi dikkatle kokluyor.
Carolles, "yaşanacak" bir yer değil, varılacak bir yer. Belki de derin bir nefes alınacak. Gösterişli değil, kartpostal gibi değil — ama derinlere işleyen gerçek bir sessizlik var burada.
Sonuç
Bu yolculuk, turistik yerleri listelemek değil, kıyı boyunca akmak gibiydi. Her yerin kendi ritmi vardı — sert Cayeux’dan, renkli Mers’e, sakin Carolles’e. Yolculuğun sonunda anladık ki seyahat etmek için her zaman büyük planlara gerek yok; açık bir kalp, biraz zaman ve kendini bırakmak yeterli.
💬 Senin Normandiya’da favori mekanların var mı? Yorumlarda bizimle paylaş – belki sıradaki rotamız senin önerin olur!























































Son üç yazını yeni okuyabildim Hepside birbirinden güzel. Okuyanlar bu güzel anlatımla kendilerini iyi hissedecekler 👍❤️